Mutfak dolabını bitirdim . Üç adet koliye sığdılar . Buzdolabını boşaltmıştım . Zaten pek dolu 0lduğu söylenemezdi . Fişini çekip mutfağın ortasına doğru çektim . Altı leş gibi olmuş . Karafatma cesetleri , zeytin cesetleri , rakı kapağı cesetleri ... Buzdolabı altları evlerin mezarlık bölümleri gibi . Özellikle mutfak halkının ölülerini gömdüğü yer . Kesmeşeker cesetleri , karpuz çekirdeği cesetleri ... Süpürgeyle topladım hepsini . Mezarlığın arkasından siyah , ağzı bağlı bir poşet çıktı . İçinden de demliğe benzer birşey çıktı . Antika değeri olabilir . Toz beziyle üzerini sildim . Üzerinde hangi lisanda yazılmış olduğunu çözemediğim yazılar vardı . Bezi nemlendirdim ve silmeye devam ettim . Poşetin içinde bu kadar kirlenmesi olanaksızdı ve ...
Sabahtan beri hiç birşey içmemiştim , koklamamıştım . Zamanında duvarda gezen örümcekler veya koridorda koşan at gördüğüm olmuştu ama hiç demlikten çıkan cin tribim olmamıştı . Hem bu cinler lambadan çıkmıyorlar mıydı ? ''Dile benden ne dilersen'' dedi , ''birşey istemiyorum'' dedim , ''aç mısın ?''.
Aylaklar'ı bir daha izleyelim bu akşam . Özellikle şu kare için . Dört arkadaş , hepsi ayrı masalara oturmuşlar . Bekliyorlar .
Kışı özledim galiba .
4 yorum:
burda
burda
evet, burda
Burada
Yorum Gönder