15 Ağustos 2009 Cumartesi

Cumartesi

ekmeğim inancım tanrım
kanım canım şarabım
anam babam yeşil ormanım
suyum yağmurum sıcağım
haftaya bugün .

13 Ağustos 2009 Perşembe

Perşembe Akşam

Saat 21:04 .

Akşam oldu . İş yerindeyim . Karnım acıktığı için bir sigara yaktım ve plastik bardağa kola koydum . Vantilatör sigarayı sıcak tutuyor . Çabuk bitiyor meret . Bir tane daha yakarım , ne yapayım .

Saat 21:06 .

Telefonum irsaliye koçanının üzerinde . Dikkatlice bakıldığında savaştan çıkmış gibi . Sürekli yere düşüyor . Tuşlarına sıkı basmam gerekiyor artık . Hissizleşti biraz . Duyarsız telefon . Benimle başı dertte . Eminin başka bir sahibi olmasını isterdi .

Saat 21:10 .

Senin okuyacağını bilerek yazmak veya sana bir şeyler yazmak ... Gazı kaçmış koladan bir bardak daha doldurdum . 22:00 otobüsüne bineceğim .

Saat 21:12 .

Kafam ağırlaşıyor . Bedenimden ziyade kafam yorgun . Sabahları ise tam tersi . Yataktan kalkacak gücü bulamıyorum ama beynim zinde oluyor . Uyandığım anda yapılacak işleri planlamaya başlıyor . İstem dışı . Yanımdaki kitabı kütüphaneye koyuyorum . Telefonu masanın üzerine . Sehpanın üzerindeki şişelerden birini kütüphanenin bölmelerinden birine . Çok dekoratif göründüğünü düşünüyorum . Annem aynı fikirde değil . Çıkmadan buzdolabına bakıyorum .

Saat 21:18 .

Makina dairesi 40 derece , yanıyor . Sabaha kadar çalışak iki kişi var . Bir hafta gece bir hafta gündüz çalışıyorlar . Haftasonu dahil . Sosyal hayatları yok . Ne olduğundan haberleri de yok . 20 Yıldır İstanbul'da olup boğazı görmemiş insanlar var . Fare deliklerinde çalışıyorlar .

Saat 21:23 .

Bir sigara daha ...

Saat 21:25 .

Bunu sadece zamanın geçtiğine emin olmak için yaptım . 21 Dakika geçmiş . Perşembe günü . Akşam .

Perşembe

Günler , ders zili çaldığında sınıfa girmek istemeyen öğrenciler gibi . Bir gün kaç ay ..

iç iç iç ... iç iç ..

ne zaman iki satır yazmaya kalksam
hep sana hep seni hep bizi yazıyorum
ne zaman bir kadeh alsam elime
hep sana hep seni hep bizi içiyorum

her gece kederdeyim
durmadan içiyorum
sevda ektim kalbime
yalnızlık biçiyorum

9 Ağustos 2009 Pazar

Pazartesi

Terliklerimi giyip geleceğim . Bugünü sayma 11 gün kaldı .

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Kuzey Ege

Acının lezzetini bilmeyen mutluluğun tadını alamaz .

Savaşarak kazanmadım bu hayatı . Hoş fark etmezdi ya . Bu yüzden dilediğimce yaşıyorum . Dilediğimce harcıyorum zamanı sıkılmadan . Tam aksine şevkle heyecanla ama sakin .

- Bence bir ev ve iki bar ile hayat geçer .

- Yürekten katılıyorum .

Sen tukenme BENI BITIR !!

Kadehinde zehir olsa, ben içerim bana getir.
Dudakların mühür olsa, ben açarım bana getir.
Ağladığın geceleri, kalbindeki acıları
Cekinmeden bana getir, sen tükenme beni bitir.

Aşk bağının gülü ol da, dikenini bana batır
Bakma canım yandığına, sorma benim halim nedir
Ağladığın geceleri, kalbindeki acıları
Cekinmeden bana getir, sen tükenme beni bitir.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Kalp = Mp3 çalar

Belki ben yanılıyor olabilirdim ama Metin Oktay yanılmazdı . Hagi yanılmazdı . Evet tam burada , burda .

Aylardan beri aynı şarkı .
Kalbime takılı kulaklarımda ,
her defasında aşkla dinliyorum ,
söylüyorum ...
Burda .
Burda .
Burda .

Çay ve kuru ekmek

Birini gönderip poğaça veya börek aldırabilirim . Telefonla sipariş edebilirim . Tost yapıyorlar , bir kaç kere yedim fena değildi . Aslında saat 11:30 ve acıktım . En azından acıkmış olmam lazım . Fakat bir parça kuru ekmek ve çay ile geçiştiriyorum emin olmadığım açlığımı . Çünkü aç değilim .

Huzurluyum . İnanmayacaksınız ama gülüyorum . Sırıtmıyorum , gülümsüyorum . Dolu dolu . İç sıkıntılarım vardı . Sanırım güneye indiler . Ses soluk yok ne zamandır . Tatil onların da , benim de hakkım .

Peki bütün hayatımı ve şimdiye kadar söylediğim her kelimeyi hiçe sayıp mutluyum desem utanarak .